Louis Pasteur, başta tıp alanındaki kuduz ve şarbon aşıları olmak üzere çeşitli buluşlar ve gıda alanında geliştirdiği pastörizasyon yöntemi ile insanlığa büyük faydalar sağlamış bilim insanıdır.
Fransız kimyager ve mikrobiyolog Louis Pasteur, 27 Aralık 1822’de Fransa’nın Jura bölgesinde bulunan Dole’de doğdu. Arbois kasabasında büyüdü ve babası Jean-Joseph Pasteur, Napolyon Savaşları sırasında Onur Lejyonu üyesi bir başçavuştu. Ortalama bir öğrenci olan Pasteur, çizim ve boyama konusunda yetenekliydi. Lisans eğitimini 1842’de Besançon Kraliyet Koleji’nd, doktora eğitimini ise Paris’teki École Normale’de 1847 yılında tamamladı.
Pasteur daha sonra birkaç yılını Dijon Lisesi’nde araştırma ve öğretim yaparak geçirdi. 1848’de çalışmalarının sonucunu alarak Strasbourg Üniversitesi’nde kimya profesörü oldu.
Louis Pasteur’ün Buluşları
Bakteriler: 19. yüzyılda insanlar hastalıkların kendiliğinden ortaya çıktığına inanıyorlardı. Pasteur, bu hastalıklara neyin sebep olduğunu anlamak amacıyla çeşitli deneyler gerçekleştirdi. Deneyleri sayesinde bakterilerin diğer canlılarda oluşabilecekleri ve insanlara da bulaşabileceğini kanıtladı. Bu buluşu sayesinde Pasteur, ilerleyen yıllarda yapılacak olan ve insanlığı ilgilendiren buluşlar için tıp dünya için çok büyük bir öncü niteliğindedir.
Pastörizasyon: Pasteur, bakteriler hakkındaki bilgisini şarap ve süt gibi içeceklerin nasıl bozulduğunu araştırmak için kullandı. Yiyecek ve içeceklerin bozulmasına bakterilerin sebep olduğunu öğrendi. Sıvıların ısıtılmasının mikropların çoğunu öldüreceğini ve içeceklerin daha uzun süre dayanmasını ve içimlerinin daha güvenli olmasını sağlayacağını buldu. Geliştirdiği bu yönteme, kendi isminden yola çıkarak pastörizasyon ismini verdi. Pastörizasyon, 63 dereceye kadar ısıtılan içeceğin ani olarak soğutulmasıyla yapılan bir zararlı bakterileri öldürme yöntemi de sayılabilir. Günümüzde hala süt, sirke, şarap, peynir ve meyve suyu gibi birçok gıdanın üretimi veya saklanmasında kullanılır.
Aşılar: Pasteur 1880 ‘lere geldiğinde o dönem için ölümcül olarak nitelendirilen ve büyük bir can kaybına yol açan hastalıkları araştırmaya yöneldi. Kuduz ve şarbon hastalıkları üzerine yoğunlaşan Pasteur, bir ev tutarak burada bu hastalıklara yakalanan hayvanlar üzerinde denemeler yaptı. Sonunda, hastalıklara yakalanılmadan önce, insanlara o hastalığa sebep olan mikrobun zayıflatılmış halinin verilmesi durumunda, bağışıklık kazanıldığını fark etti. Hastalığa yakalanması muhtemel kişiler için uyguladığı bu yönteme “aşı” ismini verdi. İnsanlar üzerinde çalışmaya ise, kuduz aşısı ile başlandı. 1885’te dokuz yaşındaki bir erkek çocuğu olan Joseph Meister, aşının ilk kullanıldığı kişidir.
